Trafik Kazası Araç Değer Kaybı

“…dava trafik kazası nedeniyle araçta oluşan değer kaybı ve taşıma sırasında zayi olan emtia zararının tahsili istemine ilişkindir…..…Araçta meydana gelen değer 
kaybının; aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği ve daha önce karışmış olduğu kazada dikkate alınarak kazadan sonraki onarılmış halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması gerekir. ….” Karar aşağıda ki gibidir.

Trafik Kazası Araç Değer Kaybı

17. Hukuk Dairesi         2016/19642 E.  ,  2017/10599 K.
“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-

Davacı vekili; müvekkilinin geçimini çiftçilikle idame ettirdiğini, kendi ürettiği incir ve zeytini satmaya uğraştığını, müvekkilinin 20/05/2011 tarihinde saat 05:00 sıralarında üzerine kayıtlı kapalı kasa kamyonetle orta şeritte seyir halinde iken… plakalı aracın hızla gelip arkadan vurduğunu, müvekkilinin araçla birlikte sürüklendiğini, müvekkilinin davalı şahıs ve yanındaki kişiye hakaret ettiğini ve tutanak tutmaları gerektiğini söyleyince, sanık ve yanındaki sahsın araçlarına binerek hızla olay yerinden uzaklaştığını, aracın arka kapıları açılamayacak derecede içeri göçdüğünü, bir çok gıda maddesinin kullanılamayacak hale geldiğini, manevi zararın yanında 15.000,00 TL maddi zararın ortaya çıktığını, bidonlar içerisindeki zeytinyağları ve incirlerin tamamen telef olduğunu, kullanılamaz hale geldiğini, davalı ve arkadaşının aşırı derecede alkollü olduklarını belirttiğini, davalının kötü niyetli davranarak, tehdit ve hakaretler savunarak olay yerinden kaçmasının bu iddiayı destekler nitelikte olduğunu beyanla müvekkilin uğradığı 15.000,00 TL’lik maddi zararın her iki davalıdan ve 5.000,00 TL’lik manevi zararın davalı şahıs …’ndan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili; 17.02.2015 tarihinde maddi tazminat talepleri 29.377TL olmak üzere dava değerini toplam 34.377,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davalı … açısından davanın açılmamış sayılmasına, davalı … açısından açılan maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 14.733,00 TL’nin davalı …’ndan tahsiline, Manevi tazminat talebi yönünden açılan davanın kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 20/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalı …’ndan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-07.10.2004 tarih, 25606 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan ve 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5236 sayılı Kanun ile 1086 sayılı HUMK’na eklenen ek madde 4 ile aynı Yasa’nın 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01.01.2016 tarihinden itibaren 2.190,00 TL’ye çıkarılmıştır. Temyize konu karar anılan yasanın yürürlüğünden sonra verildiğinden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün, 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca …’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
Somut olayda; davacı lehine 2.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğinden davalı … vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin 4-5-6 nolu bentler kapsamı dışında kalan ve davalı … vekilinin 3 numaralı bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Dava; trafik kazası nedeniyle araçta oluşan değer kaybı ve taşıma sırasında zayi olan emtia zararının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda araçtaki değer kaybının tespiti, Dairemizce değer kaybının belirlenmesi hususunda esas alınan, aracın kaza tarihindeki hasar görmemiş 2. el piyasa değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki 2. el piyasa değeri arasındaki fark kriterine uyulmaksızın değerlendirme yapıldığı ve denetime açık olmadığı anlaşılmıştır. Araçta meydana gelen değer 
kaybının; aracın serbest piyasa koşullarına göre kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki ikinci el rayiç değeri ile aracın yaşı, özellikleri, hasar miktarı ve hasarlı kısımların özelliği ve daha önce karışmış olduğu kazada dikkate alınarak kazadan sonraki onarılmış halinin rayiç değeri tespit edilip bu iki miktar arasındaki azalmaya (farka) göre hesaplanması gerekir. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler ışığında araçtaki değer kaybının tespiti hususunda yeniden bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
4-Kaza tarihi olan 20.05.2011 tarihli olay yeri inceleme tutanağında araçta bulunan bidonlar içerisindeki çok sayıda zeytin yağının patlayarak zarar zarar gördüğü, aynı şekilde zeytinlerin etrafa saçıldığı, poşet ve kasalarda bulunan incirlerin döküldüğü ve tüm bu dökülen mamullerin kullanılamaz durumda olduğu tespit edilmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda 13.05.2011 ile kaza tarihi olan 20.05.2011 tarihleri arasında geçerli olan müstahsil yol belgesinde belirtilen 1000kg zeytin yağı, 700kg zeytin ve 500kg incirin tamamen telef olduğu, yola saçılan ve kaza nedeniyle ezilen ürünlerin sovtajının mümkün olmadığı belirtilerek kaza tarihinde piyasa rayiçlerine göre birim fiyatları belirlenmek suretiyle araçtaki emtia zararının 22.100,00-TL olduğu hesaplanmıştır.
Mahkemece davacının kollukta alınan beyanında zararını 14.000,00TL olarak beyan ettiğinden davacının zarar gören ürünlerinin miktarı tam olarak tespit edilemediği gerekçesi ile TBK 50-51.maddeleri uyarınca takdiri indirim yapılarak 14.733,00TL’ye hükmedilmiş ise de; mahkemece hangi miktar üzerinden ne oranda indirim yapıldığı anlaşılamamıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki davacının net zararının ancak bilirkişi raporuyla belirlenebilecektir. Dosya kapsamında birbirleri ile tutarlı müstahsil yol belgesi, olay yeri inceleme tutanağı ve bilirkişi raporuna göre davacının aracında bulunan emtia zararının 22.100,00-TL olduğu hesaplanmıştır. Buna göre; emtia zararı yönünden takdiri indirim yapılmaksızın hüküm verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetli olmamıştır.
5-Davacı vekili; dava dilekçesinde faiz talebinde bulunmamış ancak ıslah dilekçesinde faiz talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının ıslah dilekçesinde faiz talebi olduğu göz önünde bulundurularak talep gibi dava dilekçesinde talep edilen miktar yönünden haksız fiil tarihinden, ıslah edilen miktar yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, faize hükmedilmemiş olması doğru görülmemiştir.
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 7/1 maddesine göre; “Görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.”
Somut olayda; davacı vekili davalı …Ş. aleyhine açmış olduğu davasından ön inceleme aşamasında davasını geri aldığından, mahkemece davalı … vekili lehine hükmedilecek olan vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerekirken davalı … lehine tam maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; AAÜT’nin 10.maddesine göre; “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2)Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” Buna göre; davacı lehine 2.000,00TL manevi tazminata hükmedildiğinden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, maktu vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, (4)-(5)-(6) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalı …’na geri verilmesine 15/11/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.