“Bonoda şekil şartları, senedin tanzim tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nun 776. maddesinde sayılmıştır.
Bunlar; “Bono” ya da “emre muharrer senet” ibaresi, kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, düzenleme yeri ve tarihi, düzenleyenin imzasıdır.
Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur.
Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.”
Ticaret Kanunu’nun ilgili maddesi şöyledir;
“Bono veya Emre Yazılı Senet
A) Unsurlar
MADDE 776-
(1) Bono veya emre yazılı senet;
a) Senet metninde “bono” veya “emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir bedeli ödemek vaadini,
c) Vadeyi, d) Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine ödenecek ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve yerini,
g) Düzenleyenin imzasını, içerir.
B) Unsurların bulunmaması
MADDE 777- (1) İkinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller saklı kalmak üzere, 776 ncı maddede gösterilen unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır.
(3) Açıklık bulunmadığı takdirde senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılır.”
Hukuk Genel Kurulu 2017/714 E. , 2017/639 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “ödeme emri ve takibin iptali ile imzaya itiraz” istemli şikayetten dolayı yapılan yargılama sonunda Bakırköy 2. İcra (Hukuk) Mahkemesince istemin kabulü ile takibin iptaline dair verilen 18.03.2015 gün ve 2014/1216 E., 2015/272 K. sayılı karar alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 05.10.2015 gün ve 2015/11759 E., 2015/23041 K. sayılı kararı ile;
“…Borçlu, kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresinde icra mahkemesine başvurarak; bonodaki imzaya itiraz yanında, senet üzerinde bedelinin nakden alındığı yazılı olmasına rağmen, hisse devri karşılığı alındığının iddia edilmesi sebebiyle kambiyo vasfının ortadan kalktığını ileri sürerek icra takibinin iptalini talep etmiş; mahkemece, takip dayanağı olan bononun kayıtsız ve şartsız bir bedeli ödemek vaadini taşımadığı, tahsilinin yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra takibinin iptaline karar verilmiştir.
HGK’nun 14/03/2001 tarih ve 12-233/257 sayılı ve yine 20/06/2001 tarih ve 12-496/534 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere; dayanak belgenin teminat senedi olduğu iddiası, hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Yazılı belge sunulduğu takdirde, İİK’nun 169/a maddesi uyarınca belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunludur.
Bonoda şekil şartları, senedin tanzim tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nun 776. maddesinde sayılmıştır. Bunlar; “Bono” ya da “emre muharrer senet” ibaresi, kayıtsız şartsız belirli bir bedeli ödeme vaadi, vade, ödeme yeri, lehtar, düzenleme yeri ve tarihi, düzenleyenin imzasıdır. Zorunlu şartlardan biri eksik olduğu takdirde, senedin bono niteliği kaybolur. Bunlardan vade ve ödeme yeri esaslı şekil şartlarından değildir. Sayılan zorunlu şekil şartlarının yanında seçimlik şartlar da vardır. Bonoya isteğe bağlı olarak, faiz, bedelin nakden ya da malen alındığı veya yetkili mahkeme kayıtları da konabilir.
Yerleşik Yargıtay İçtihatlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedenin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. Yinelemek gerekirse “bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt, keşidecinin (borçlunun), senedin lehtarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının, varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez (HGK 2003/19-781 E, 2003/768 K.).
Somut olayda, icra takibine dayanak yapılan bononun ön yüzünde yüzünde “nakden” ibaresine yer verilmiş ve bu hali ile takip alacaklısı elinde bulunmaktadır. Sözü edilen bu açıklama senedin tahsilini şarta bağlamadığı gibi, bu belgenin teminat için verildiğine dair bir irade beyanını da yansıtmamaktadır. Dolayısıyla somut olayda, senedin tahsil edilip edilmeyeceğinin yargılamayı gerektirmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Borcun sebebini ve senedin düzenlenme amacını gösteren ve temel borç ilişkilerinin açıklanmasından ibaret olan bu sözcükler, senedin bono niteliğini etkilemez. Bu durumda, senette asıl borç ilişkisine ait açıklamalara yer verilmiş olması, TTK’nun 776. maddesi uyarınca, bono niteliğini etkilemeyeceğinden takip dayanağı bono yasal unsurları içeren kambiyo senedi vasfındadır.
O halde, mahkemece; senedin kambiyo vasfı bulunmadığı iddiasına dayalı borca itirazın reddi ile imzaya itirazın esası incelenerek varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun bulunmayan yazılı gerekçe ile itirazın kabul edilerek takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.04.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.