Bakiye Süre Ücretine Hak Kazanılabilmesi İçin İş Sözleşmesinin Belirli Süreli Olması

Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edebilmek için sözleşmenin süreye bağlanması ve bunun için objektif sebeplerin varlığı gerekir. Yapılan iş süreklilik arz ediyorsa iş sözleşmesi belirsiz süreli iş sözleşmesi niteliğindedir. İş sözleşmesi belirsiz süreli ise bakiye süre ücreti talep edilemez. Yani bakiye süre ücretinin talep edilebilmesi iş sözleşmesinin belirli süreli olması şarttır.

Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif sebeplerin varlığı gerekir. İş sözleşmelerinin belirsiz süreli olması asıl, belirli süreli olması istisnadır. Kanunda belirli süreli işlerle, belirli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilir.

is_ve_sosyal_guvenlik_hukuku

9. Hukuk Dairesi         2014/36285 E.  ,  2016/12369 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ

DAVA : Taraflar arasındaki, ücret ve prim alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi davacı avukatınca duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 24/05/2016 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına Avukat.. ile karşı taraf adına Avukat … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin, davalı işyerinde 15/01/1992-31/01/1995, 15/01/1998-14/01/2000, 16/02/2000-15/08/2008 tarihleri arasında yurtdışı görevlisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin hiçbir gerekçe gösterilmeden davalı tarafça tek taraflı olarak feshedildiğini ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek; bakiye süre ücreti ve prim alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Vekilinin Cevabının Özeti:
Davalı vekili; zamaşımı itirazında bulunarak davacının herhangi bir alacağının bulunmadığını savunmuş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, taraflar arasında 12/07/2007 başlangıç tarihli 3 yıl süreli hizmet sözleşmesi düzenlendiği, işverenlik tarafından iş sözleşmesinin 01/08/2008 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu 17.maddesine göre feshedilerek davacıya ihbar ve kıdem tazminatı ödendiği, böylece haklı fesihten söz edilemeyeceğinden bakiye sözleşme ücreti talep hakkı doğduğu, davalı tarafça prime hak kazanabilmek için ödeme gününde bankada çalışıyor olmanın gerektiği savunulmuş ise de; davacının prime bak kazandığı iddia edilen 2008 senesinde sözleşmesinin feshedildiği 01/08/2008 tarihine kadar fiilen işyerinde çalıştığı, böylece çalışmış olduğu süreyle sınırlı olarak işverenden prim talebine de bak kazandığı gerekçeleri ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Karar süresinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinin süresinden önce feshine dayalı olarak işverence ödenmesi gereken kalan süreye ait ücretler konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçinin bakiye süre ücretine hak kazanbilmesi için iş sözleşmesinin belirli süreli olması ve haklı bir neden olmaksızın işverence feshedilmiş olması gerekir.
Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif nedenlerin varlığı gerekir.
Objektif ve esaslı bir neden olmaksızın süreye bağlı kılınan iş sözleşmelerinin belirli süreli olarak kabulü mümkün değildir.
Somut uyuşmazlıkta davacı 15/01/1992 tarihinden itibaren davalı işveren nezdinde çalışmakta olup, 12/12/2007 tarihli 3 yıllık iş sözleşmesi ile geçici olarak….’da görevlendirilmiştir. Davacının, davalıya ait …’daki banka şubesinde çalıştığı anlaşılmaktadır. Çalışılan işyerinin banka şubesi olduğu ve belli bir süreye bağlı olmaksızın sürekli olarak faaliyet gösterdiği ve bu bağlamda dava konusu somut olayda İş Kanunu’nun 11.maddesi anlamında ” Belirli Süreli ” sözleşme yapılabilmesi için gerekli olan objektif bir nedenin bulunmadığı ortadadır. Ayrıca taraflar arasında imzalanan 12/12/2007 tarihli belirli süreli iş sözleşmesinde, davacının…’ye döndüğünde davalı ile arasındaki 15/01/1992 tarihli sözleşmenin otomatik olarak geçerlilik kazanacağının da belirtildiği görülmektedir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, iş sözleşmesinin belirsiz süreli olduğunun kabulü ile bakiye süre ücreti alacağı talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350.00 TL.duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

22. Hukuk Dairesi         2016/15766 E.  ,  2016/17747 K.
“İçtihat Metni”


Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : . İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde iş sözleşmeleri ile çadır dikim ve ısıl işlem ustası olarak çalıştığını, davalının çadıra ihtiyaç olmamasından dolayı ihale alınmayacağını bildirerek, şifahi iş sözleşmesinin feshedildiğini, davacıya herhangi bir bildirim yapılmadığını, yazılı bildirim şartına uyulmadığını, her ne kadar sözleşmeler belirli süreli yapılmış ise de, birden fazla yenilenmesi ve Kızılayın çadır dikim işi devamlılık arz ettiğinden, sözleşmenin başından itibaren belirsiz süreli olarak kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek, feshin geçersizliğine davacının işe iadesine, boşta geçen süreler için dört aya kadar ücret ve sosyal haklar ile işe iade kararına uyulmadığında, sekiz aylık ücret tutarında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin belirli süreli iş sözleşmesi olduğunu, afet ve barınma stoklarının tamamlanması kapsamında 79 kişi ile sözleşme imzalandığını, bu proje kapsamında Van depremi sebebi ile tükenen çadır stoklarının normal seviyeye getirilmesi amacını taşıdığını, belirli süreli sözleşmenin esaslı sebep olmadıkça üst üste yapılamayacağını, projenin tamamlanmaması sebebi ile sözleşmenin yenilendiğini, tamamlanması sonucunda iş sözleşmesinin kendiliğinden sona erdiğini, sözleşmenin sona ermesinin belli bir şekle bağlı olmadığını, bu sebeple yazılı fesih yapılmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, taraflar arasındaki sözleşmenin belirsiz süreli olduğu, belirsiz süreli iş sözleşmesinin feshinin kanuni şarta bağlı olduğu ve yazılı yapılması gerektiği, fesih şartlarında orantılılık, fesihten kaçınılabilecek uygun tedbir alma, feshin son çare olması hususlarının göz önünde bulundurulması ve buna göre iş sözleşmesinin feshedilmesi gerektiği, mevcut durumda işveren tarafından iş sözleşmesi belirli süreli değerlendirilerek, bu hususlarda bir araştırma yapıldığına dair herhangi bir belgenin mahkemeye ibraz edilmediği, feshin geçerlilik koşullarına uyulmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif sebeplerin varlığı gerekir.
Fesih tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 430. maddesinde “Belirli süreli hizmet sözleşmesi, aksi kararlaştırılmadıkça, fesih bildiriminde bulunulmasına gerek olmaksızın, sürenin bitiminde kendiliğinden sona erer. Belirli süreli sözleşme, süresinin bitiminden sonra örtülü olarak sürdürülüyorsa, belirsiz süreli sözleşmeye dönüşür. Ancak, esaslı bir sebebin varlığı hâlinde, üst üste belirli süreli hizmet sözleşmesi kurulabilir.” denilmektedir. Anılan hükümde birden fazla kez belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için esaslı bir sebebin varlığı aranmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinde, “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir sebep olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı sebebe dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile bu konudaki esaslar belirlenmiştir.
İş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur. İş sözleşmelerinin belirsiz süreli olması asıl, belirli süreli olması istisnadır. Kanunda belirli süreli işlerle, belirli bir işin tamamlanması veya belli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilecektir.
Belirli süreli iş sözleşmesinin varlığının kabulü için hangi durumların objektif sebep olarak kabul edilebileceği 4857 sayılı Kanun’un 11. maddesinde işin niteliği gereği belirli bir süre devam etmesi, belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması, tahdidi olarak değil; örnek kabilinden verilmiş; benzer hallerde belirli süreli iş sözleşmesi kurulması imkanı açık tutulmuştur. Zira, sözkonusu hükümde açık olarak “…gibi objektif koşullara bağlı olarak” ifadesine yer verilmiştir.
Dosya içeriğinden taraflar arasında ilk olarak; Van Depremi sebebiyle tükenen çadır stoklarının normal stok seviyesine getirilmesi projesinde, ikinci olarak, Çadır Üstlüğü, Afet Çadırı, Çardak, Genel Maksat Çadırı, Sosyal Faaliyet Çadırı, Şişme Çadır, Çadır Tamiratı, Çadır Dikim işi projesinde, üçüncü olarak, komşumuz Irak’ta, Suriye’de yaşanan olaylara benzer iç karışıklıkların yaşanması ve muhtemelen insani ihtiyaçların uzun süreli devam edeceği öngörüldüğünden çadır ihtiyacının karşılanabilmesi amacıyla stok miktarının 50.000 çıkarılması için oluşturulacak Afet Barınma Stoklarını Tamamlama Projesi kapsamında Personel, Çadır Üstlüğü, Afet Çadırı, Çardak, Genel Maksat Çadırı, Sosyal Faaliyet Çadırı, Şişme Çadır, Çadır Tamiratı, Çadır Dikim işlerini yapmak üzere proje bazlı görev yapmak üzere belirli süreli iş sözleşmeleri imzalanmıştır.
Sözleşmelerin incelenmesinde davacının çadır dikim ustası olarak çalışacağı belirtilmiş olup sözleşmenin diğer hükümlerinin incelenmesinde ve davalının yaptığı işin niteliği de gözetildiğinde, sözleşmenin belirli süreli yapılmasını gerektirir belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartların bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olarak kabul edilmesi gerekir.
Davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışması halinde işe iade davasının şartlarının oluşmadığı kabul edildiğinden davanın reddine karar verilmelidir. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davalı yargılama gideri 30,00 TL,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.800,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 14.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

https://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/yeniTasarim/index.jsp